Nesiller boyunca kadim toplumlar yaşam ihtiyaçları nedeniyle sayısız yenilik bulmuş ve çeşitli kadim üretim yöntemleri geliştirmişlerdir. Evren ile kurulan bu etkileşim, yalnızca yiyecek sağlamakla ve temel ihtiyaçları gidermekle kalmamış aynı zamanda gelenekleri, kültürleri belirlemiş ve canlılarla paylaşılan ekosistemin devamlılığını sağlamıştır. Tohumların toprağa saçılışı sırasında söylenen eski bir Anadolu deyişi bu kadim koruma yöntemini nazik bir biçimde betimler: “Kurda, kuşa, aşa!”.
Birkaç örnek vermek gerekirse, İspanya’da Dehasa, Hawai’de Ahupua, Japonya’da Satoyama Havzaları, Türkiye’de Güneybatı Anadolu’da uzanan antik tarım terasları Kadim Üretim Havzaları’na karşılık gelir.
Tarımın toprağı sürmeden, sulamadan ve ağaç dahi ekmeden yapıldığı bir dünya hayal edin. Buna inanmak zor fakat mümkün. Dünya’nın farklı yerlerindeki Kadım Üretim Havzaları’nda dört bin yıldan fazla süredir devam ediyor. Burada yaşayan insanlar toprağın sahipleri gibi davranmak yerine zeytin ormanlarını yuva edinmiş yüzlerce canlıdan biriymiş gibi hareket ediyor. Bu da yalnızca insanlar için değil tüm ekosistem için temiz, sağlıklı ve adil bir üretimi sağlıyor.
Detaylı bilgi için:
https://www.dogadernegi.org/kuh/